
Türkiye, ABD ve AB’ye Karşı Dikkatli Olmalıdır!
03.6.2020
Türkiye, ABD ve AB’ye Karşı Dikkatli Olmalıdır!
Genel Başkan Yardımcımız İlyas Tongüç, gündeme dair konular hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye, Barış Pınarı Harekâtı başlatmıştır. Harekata katılan askerlerimizin kayıp vermeden harekâtı tamamlayıp dönmelerini milletimiz olarak onlarla birlikte olduğumuzu buradan ifade ediyorum.
3. gününe girilen bu harekatta beşi bebek olmak üzere yedi kardeşimiz Nusaybin ve Ceylanpınar’a düşen terör örgütünün atmış olduğu havan mermisi yüzünden şehit olmuşlar ve onlarca yaralı meydana gelmiştir. Ayrıca harekât sırasında 1 askerimiz şehit olmuş, 3’ü yaralanmıştır. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz.
Barış Pınarı Harekâtının, 3 amacı olduğu bildirilmiştir. Birincisi terör koridorunu yok etmek, ikincisi oradan Türkiye’ye gelen terörü önlemek, üçüncüsü de Türkiye’de bulunan yaklaşık 3 buçuk milyon Suriyeli vatandaşın bir kısmının tekrar kendi ülkelerine dönmelerini amaçlamıştır.
Türkiye yanı başında meydana gelen gelişmelerle ilgili, özellikle Fırat’ın doğusuna kendisi bizzat Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı gibi bir harekat yapmadan ABD’nin bölgede PYD’yi gözden çıkarması mümkün değildir. Güvenli bölge safsatadan öteye geçmez. PYD/PKK’ya zaman kazandırır.
ABD ile müşterek karargâh kurarak güvenli bölge politikası ABD ve İsrail’in sinsi planları uzun vadede Irak’taki gibi Suriye’nin kuzeyinde de devletçikler kurulmasına yol açabilir.
ABD bölgede Türkiye ile bölgede karargâh kurmak beraber bir takım devriyeler yapmak suretiyle Türkiye’yi oyalamaktadır.
ABD, Fırat’ın doğusunda ana omurgasını PYD/YPG’nin oluşturacağı siyasal bir sistem kurmayı amaçlamaktadır. ABD, Fırat’ın doğusuna kuracağı siyasal sistem Irak’ı benzetileceği anlaşılmaktadır. Bu aynı zamanda, Fırat’ın doğusunda hukuki koruma altına alınmış PYD/YPG’nin ağırlıkta olduğu bir silahlı gücün oluşturulması anlamına gelmektedir. Zira ABD, birkaç yıldır bu silahlı gücü SDG adı altında hazırlamaktadır.
Özellikle harekatın başlamasından bugüne ABD başta olmak üzere AB ve diğer bir takım ülkelerin harekata karşı açıklamaları Türkiye’nin bu terörden çekmiş olduğu sıkıntıyı anlamadıklarının bir teyidi olmuştur.
Trump’ın tehditleri;
Türkiye eğer benim belirlediğim sınırların dışına çıkarsa ekonomik olarak perişan ederim, dedi.
Türkiye’nin PKK ile uzun yıllardır mücadele ediyor. Ya asker göndereceğim ya ambargo uygulayacağım ya da arabulucu olacağım. Ben arabulucu olmak istiyorum.
ABD’deki güç odakları büyük bir anlaşmazlık ve çatışma içinde olduklarını göstermektedir. Bu barış pınarı harekâtı ile birlikte ortaya çıkmıştır.
Türkiye’nin terörle mücadelesi İran’a ambargo uygulanması, Irak’ın işgal edilerek parçalanması, Suriye’nin 4’de bölünür hale getirilmesi ve bir koridorun Akdeniz’e açılması büyük bir planın yürütülmesidir. Bu anlamda doğu Akdeniz’deki gelişmeleri Suriye’deki yaşananlardan ayrı tutamayız, bunlar bir bütündür.
Bütün bu olayları batı İsrail’in güvenliği için yapmaktadır. Bölgeye bir hançer gibi saplanmış olan İsrail, bölgenin parçalanmasına ve bir bütün devletin kalmamasına çalışmaktadır. Batının ve İsrail’in bu harekata karı çıkmasındaki temel sebep budur.
Ortadoğu’nun meseleleri ne zaman büyük güçlerin müdahalesi oldu ise bölgede yaşayan herkes bundan büyük bir zarar görmüş ve bölge yıkıma uğramıştır.
En son Irak’ın kuzeyinde ABD’nin teşviki ile Barzani’nin referandum girişimi elinde patlamış, yapılamamış ve yönetimden çekilmek zorunda kalmıştır. 1945 ve 1975 tarihlerinde aynı vaatlerle tahrikler yapılmış ama hepsi bölgede yaşayanların hüsranı ile sonuçlanmıştır.
Bölgenin meselesini yine bölgenin insanları çözmelidir.
DOĞU AKDENİZDEKİ GELİŞMELER
Avrupa, Asya ve Afrika kıtaları arasına yerleşen Akdeniz önemli medeniyetlere beşiklik yapmıştır. Dünya deniz ticaretinin üçte biri Akdeniz’de gerçekleşmektedir. Özellikle doğu Akdeniz dünya petrol rezervlerinin yüzde 68’i, gaz rezervlerin yüzde 41’nin bulunduğu Ortadoğu ile büyük enerji pazarı olan Avrupa arasında önemli bir noktadadır.
Bölgenin Süveyş kanalını içine alması, enerji merkezlerine olan yakınlığı ve Doğu Akdeniz’e ulaşan 14 enerji boru hattının olması.
Türkiye, İsrail, Mısır, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan ile uluslararası aktörlerin son yıllarda Doğu Akdeniz’de yürüttüğü hidrokarbon arama faaliyetleri bölgede suların yeniden ısınmasına yol açıyor.
Doğu Akdeniz’de ve özellikle Kıbrıs adası çevresinde yürütülen petrol ve doğal gaz aramalarıyla belirli bölgelerdeki kaynak keşifleri, Akdeniz’e komşu ülkelerin enerji arz güvenliğini yakından ilgilendiriyor.
Doğu Akdeniz’de faaliyet gösteren başlıca şirketler arasında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), ABD’li Exxon Mobil ve Nobel, Fransız Total, İtalyan Eni, Güney Koreli Kogas, Katar Petrolünün, İngiliz BG ile İsrailli Delek ve Avner yer alıyor.
Öte yandan, bölgeye sınırı olmamasına rağmen ABD, Rusya ve İngiltere gibi ülkeler de Akdeniz’deki enerji denkleminde ağırlığını korumak istiyor.
Doğu Akdeniz, ülkeler arasında münhasır ekonomik bölge sorunu tartışması devam ederken, GKRY tarafından tek taraflı olarak ilan etmiştir. MEB 13 parselden oluşmaktadır. GKRY söz konusu parselleri uluslararası şirketlere ihale ederek lisanslandırıyor.
Yapılan sismik araştırmalarda bölge taranmış, 3 buçuk ile 4 trilyon metreküp civarında doğalgaz olduğu tahmin edilmektedir.
Türkiye hemen burnunun dibinde yaşanan gelişmelere uzun süre kayıtsız kalmış, bölge ülkeleri, Güney Kıbrıs, İsrail, Mısır başta olmak üzere AB ülkeleri ve büyük petrol şirketleri ile anlaşmak yaparak Türkiye’yi yalnız bırakmışlardır.
Türkiye TPAO vasıtasıyla Kıbrıs ile anlaşma yapmış ve arama ruhsatı vererek Barbaros oruç reis sismik araştırma gemisi, fatih yavuz sondaj gemisini bölgeye göndererek çalışmaya başlamıştır.
Bizim için Kıbrıs’ın durumu önemlidir. Batmayan uçak gemisi mesabesindedir. İngilizlerin Dikelya ve Akroti üsleri vardır. Buradan bölgeyi istihbarı olarak kontrol etmektedir.
Batı bölgedeki Hidrokarbon Yatakları üzerinden Kıbrıs sorununun çözümünü istemekte, Türkiye’nin garantörlük hakkını ve askerini çekmesi konusunda bölgedeki gaz yataklarını tehdit olarak kullanmaya çalışmaktadır. Annan planı ile başaramadığını bu yolla başarmak istemektedir.
Maraş’ın yeniden açılması, Karpaz bölgesine deniz ve hava üssü kurulması tedbirler KKTC ile birlikte alınmalıdır. Bölgedeki Türkiye’nin ve KKTC Hidrokarbon yatakları haklarından taviz verilmemelidir.
Gazın pazarlanması güzergâh denizaltından Girit üzerinden Yunanistan’a, oradan Avrupa pazarına, ikinci olarak da Türkiye üzerinden Avrupa’ya.
Suriye’deki mesele yerine oturmaya başlamakla birlikte koridorun devamında doğu Akdeniz’de önemli gelişmeler yaşanacaktır. Türkiye doğu Akdeniz’de enerji mücadelesinde geç kalmıştır.
Bütün bu gelişmeler milli görüşün 50 yıldır ortaya koyduğu çözüm önerilerine muhtaç oluğunu göstermiştir. ABD’nin ve AB’nin en ihtiyaç olduğumuz dönemde ekonomik tehdidini göstermesi,
Milli birlik ve beraberliğimizi pekiştirmek,
Bunun en önemli adım olan önce ahlak ve maneviyat ilkesini hayata geçirmek,
Faizci kapitalist bir ekonomik düzen yerine üretime dayanan adil bir ekonomik düzene geçmek,
İzzetli ve şahsiyetli bir dış politikayı uygulamak,
Saadet Partimiz bunların hayata geçmesi için gece gündüz çalışmaktadır.